5 Aralık 2008 Cuma

İstanbul evimin içi...




Şu sıralar evden pek çıkmıyorum. Ayrı kaldığım sürece hep, hele bir döneyim canım İstanbul'uma, eve girmiycem ve her köşesini arşın arşın gezicem dediğimi çok ama çok iyi hatırlıyorum amaaa...! Pek öyle olmadı. İlk günler taksim, sultanahmet vs. çok özlediğim yerlere gittim ama şimdi öyle bir uyuşukluğun içerisindeyim ki, öğlen 12'ye kadar uyuyup geri kalan zamanın ise nasıl geçtiğini anlamıyorum. Dün sabah 5'e kadar kitap okudum ve kitabı (Yüz yıllık Yalnızlık) bitirdim.
En sevmediğim şeylerden biri aydınlıkta uyumak ve allahtan güneş doğmadan uykuya geçmişim. Ve sabah telefonun o deli edici, çıldırtıcı, uykusuzlukta hiç ama hiç çekilmeyen sesiyle uyandım. Sımsıcacık yatağımdan gözlerimi zar zor açarak telefonu cevapladım. Yatağıma döndüm, 5 dakika sonra tekrar! O'nu da cevapladım sonra yine yine tekrar ve tekrar telefon çaldııı!! Sanki benim uykusuz olduğumu biliyormuşlarda nisbet yapıyorlarmış gibi! Dayanamadım kablosunu çekip çıkardım. Ohhh beeee dünya varmış=) 12'ye kadar uyumaya devam... İstanbul evimin içi oldu! Biri beni dışarı çıkarsıııııın....

Hiç yorum yok: